2020 yilinda Miami gezimizden
donerken ugramak isteyip fakat zamanimizin cok azalmasindan dolayi ugramadan
donmek zorunda kaldigimiz St. Agustine gezimizi bu sene isyerindeki 4 Temmuz
haftasindaki 2 gunluk resmi tatilide firsat bilerek gerceklestirdik. Atlanta ya
yaklasik 6 saat mesafede ki St Agustine florida eyaletinin Dogu kisminda ,
Miaminin yaklasik 5 saatlik araba yolculu kadar kuzeyinde yer almakta ve en yakin
yaklasik 40 dk arac yolculugu ile Jakcsonville sehirinin yaninda bulunmaktadir.
Şehir 1565 yılında
İspanyollar tarafından Güney Amerika ve
Meksika’dan İspanya’ya hazine taşıyan İspanyol gemilerini korumak amacı ile
kurulmuş, 200 yıl kadar İspanyol egemenliğinde kalmış sonra İngiliz’lerin
egemenliğine geçmiş(1763-1784). İspanyollar şehri tekrar 1784 yılında ele
geçirmişler ve son olarak 1821 yılında Amerika Birleşik Devletleri şehri
İspanyollardan almış. İngilizler, 1702 yılında şehrin kalesini kuşatma altına
almışlar ancak kaleyi ele geçiremeyince tüm şehri yakarak ayrılmışlar. Bu
yüzden şehirdeki hiçbir bina 1702 yılından eski değildir.
Saint Augustine şehrini
ön plana çıkaran bazı özelliklerini sıralarsak: Amerika
kıtasında Avrupalıların kurduğu, hâlâ yerleşimin devam ettiği
en eski şehir, Amerika’daki ilk Hıristiyan topluluğun yaşadığı şehir ve
Atlantik üzerinde gelişen ilk ticari limana
sahip olması.
Şehrin merkezi koloniyel
yapılaşmanın izlerini taşıyor. St. George sokağı trafiğe
kapalı ve şehrin merkezi konumundadır. Alışveriş, restoranlar, kafeler, turizm
ofisleri bu caddenin üzerinde ve birçok bina İspanyol döneminden kalma ve
tarihi özelliklerini koruyorlar.
Bu caddenin dogusunda San Marcos kalesi (Castillo de San Marcos)
yer alıyor. Yıldız şeklindeki kalenin yapımına 1672 yılında başlanmış ve 23 yıl
sürmüş. Biz bu monumentin daha kucugunu plajlar bolgesinde gordugumuz icin ve
havanin asiri sicak olmasi nedeniyle icerisinde gezmedik. Kale nin giris ucreti
15 Usd ileride dusunenler icin ek bir bilgi.
Kale, bu bölgede çok
olan coquina taşından yapılmış. Bu taşın özelliği
sayesinde kale duvarları top ateşine dayanmış. Şehirdeki birçok binanın
yapımında da kullanılmış. Kalede İspanyollardan kalan toplar hâlâ
korunuyor. Kale surlarinin disinda bulunan isitma firinin da toplardan firlatilan
mermilerin isitilarak atilmasi ve gelen tahta gemilere zarar vermesi dusunulmus.
Şehirdeki Flagler
Collage ise ihtişamlı mimarisi ile ilk dikkati çeken yerlerden biridir.
The Cathedral Basilica
of Saint Augustine: Tarihi katedral Charlotte ve St. George caddesi
arasındadır. iki kez İngilizler tarafından yakılan katedral yeniden inşa
edilmiş ve ziyarete açıktır.
Plaza de la Constitucion
(Anayasa Meydanı) şehrin merkezindeki meydan zamanında köle pazarı ve diğer
ticari faaliyetler için kullanılmış. Şimdi ise park olarak kullanılan eski
meydan çeşitli aktivitelere ve lokal sanatçıların konserlerine ev sahipliği
yapıyor.
Sehrin eski yerlesim
yeri olan down town sokaklarinin gezisi disinda, Anastasia Beach te bulunan St.
Agustine lighthouse muzesi denizcilige merakli olanlar icin ve St. Agustine
yukaridan gormek guzel bir tercih olabilir.
Ayrica Lighthouse cok yakinin da
bulunan St. Agustine Alligator park ziyaretini kesinlikle tavsiye ederim. Giris
ucreti kalabalik bir aile icin yuksek tutmakla birlikte bence aldigi ucreti sonuna
kadar hakeden bir yer. Ozellikle Alligatorler, timsahlar icin yapilmis alan,
bir cok vahsi kus cesidine de ev sahipligi yapiyor. Gezi suresince belirli
saatlerde calisan gorevliler, hayvanlar ve parkin isleyisi hakkinda
bilgilendirmeler yapiyorlar, hayvanlarin beslenme saatlerinde ilginc
goruntulerle karsilasmak mumkun.
Crescent Beach yakinlarinda bulunan o donemlerde cok
stratejik oneme sahip olmasi nedeni ile yapilmis olan Fort
Matanzas National Monument i, park ranger larin kontrolu
altinda size karsi kiyiya goturecekleri kucuk bir bot seyahati
sonrasi gezebilirsiniz. Kucuk olmasina ragmen tarihini duyunca o donemlerde
kendinizi hayal etmek zor olmasa gerek.
Beachlerden konu acilmisken, St. Agustine ucsuz bucaksiz sahilleri
mevcut, bunlardan en onemlisi sehirinde adini tasiyan St.Agustine plaji. St
Agustine plaji Oteller, restaurantlar ve plaj kenarinda dus ve wc ihtiyacinizi
karsilayacaginiz alanlar mevcut. Daha guneyde eger acik okyanusta yuzmekten
hoslanmiyorsaniz, dogal olarak olusmus yolun diger tarafinda kalan adaciklarin
olusturdugu plajlarda yuzebilirsiniz.
Tekrar sehir icine Gelecek olursak, sehir icerinde
duzenlenen gezi otobusleri ile sehiri turlayabilir, hayalet turlarina
katilabilir, Parasiling yapabilir, downtown in tarihi sokaklarinda bulunan café
ve restaurantlarda yemeginizi yiyebilirsiniz. Bunlarin disinda Believe or not
muzesi, ilk hristiyanlik icin kurulmus eski kilise (https://missionandshrine.org) ziyaretini,
Aquarium, eski hapishane muzesini (https://www.visitstaugustine.com/thing-to-do/old-jail)
ve buna benzer bir cok yeri ziyaret edebilirsiniz.
Ayrica https://www.visitstaugustine.com/
bu siteden ilginizi ceken bir cok yeri kesfedip ziyaret edebilirisiniz.
Genel olarak behsetmek gerekirse, St Agustine gercekten eski
tarihi ile birlikte degerlendirildiginde, hayal gucunuzun etkisi ile tarihe bir
donus yapip, sehirin ozamanki atmosferini
kafanizde canlandirmamaniz olasi degil. Ziyaret ettiginiz alanlarda
kendinizi bir anda tarihin tozlu sayfalarindaki fotograflarda hissediyorsunuz. 4
temmuz Amerika nin bagimsizlik gunu haftasinda
ki ziyaretimizde, sehir hatiri sayilir derece de kalabalik ziyaretci akinina
ugramis, park yeri bulmak zaman zaman sorun olmustu. Bu nedenle boyle ozel
gunlerde onceden rezervasyonun yapilmasinin onemli oldugunu vurgulamak isterim.
Konaklama acisindan booking ve Airbnb secenekleri fazlasi ile mevcut. Bu
bolgede dikkatimi ceken en onemli hususlardan bir tanesi eger vahsi yasam
fotografciligi ile ilgileniyorsaniz, bence cok guzel firsatlar sunacaktir.
Hiç yorum yok:
Yeni yorumlara izin verilmiyor.